Murat AKBABA1, Gonca SÖNMEZ1 , Sümeyye TOYGA2, Evrim EGEDEN3, Funda YILDIRIM4, Züleyha AKGÜN5
1 Vetipedia Veteriner Kliniği, Çankaya, 6800, Ankara, Türkiye
2İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Patoloji Anabilim Dalı, Büyükçekmece, 34500, İstanbul, Türkiye
3Ada Veteriner Polikliniği, Beşiktaş, 34330 İstanbul, Türkiye
4İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, Büyükçekmece, 34500 İstanbul, Türkiye
5İstanbul Bilgi Üniversitesi, Radyasyon Onkolojisi, Şişli, 34060, İstanbul, Türkiye
GİRİŞ
Osteosarkom, köpeklerde kötü huylu kemik tümörlerinin %85’inden sorumludur ve genel olarak erken ölümle sonuçlanan, hızlı ilerleyen bir tümördür. Köpeklerde maksilla, mandibula veya kalvaryumun osteosarkomu, diğer bölgelerdeki osteosarkomla karşılaştırıldığında %12’yi temsil eder. Primer kitle küçük olduğunda ve tanı erken konulmuş gibi görünse bile, sonuç neredeyse her zaman ölümcüldür1. Mandibulada osteosarkom tanısı alan olguda hem lezyonun nadir bir bölgede tespit edilmesi hem de cerrahi ve stereotakIik radyasyon yöntemleri ile sağaltımının gerçekleştirilmesi veteriner onkolojisi adına önemli ve sunulmaya değer bulunmuştur.
MATERYAL METOT
Olguyu 7 yaşlı Golden Retreiver ırkı erkek köpek oluşturmaktadır. Klinik muayeneye oral kanama şikayeti ile getirilen olgunun yapılan fiziksel muayenesinde, mandibulada sol kanin diş hizasında, lingual mukozadan sızıntılı şeklinde kanama ve lokal şişlik izlendi. Bölgenin radyolojik muayenesinde, kanin diş kökünde osteolitik görünüm tespit edildi. Kısa süre içerisinde lezyonun büyümesi üzerine palyatif amaçla genel anestezi alAnda lezyon uzaklaştırılıp, kanin diş çekilip histopatolojik inceleme için patoloji laboratuvarına gönderildi. Aynı lezyondan ince iğne aspirasyonu yöntemi ile alınan örneklerden frotiler hazırlandı ve MayGrünwald & Giemsa ile boyandı. Preparatlar normal oda sıcaklığında kurutulup mikroskobik muayene için hazırlandı. Patoloji laboratuvarında gönderilen örnekler %10` luk formalin solüsyonunda 24 saat tespit edildi. Ardından doku örneği rutin doku takip işlemlerinden geçirilerek parafin bloklara gömüldü. Parafin bloklardan 3-4 μm kalınlığında kesitler alınarak Hematoksilen-Eozin ile boyandı. Histopatolojik olarak Osteosarkom teşhisi koyulan olguya; viseral organlar ve akciğer metastazı yönünden taranması ve uygun radyasyon tedavisinin belirlenmesi amacıyla bilgisayarlı tomografik (BT) görüntüleme yapıldı.
BULGULAR
Olgunun fiziksel muayenesinde mandibulada sol kanin diş hizasında, lingual mukozadan sızıntı şeklinde kanama ve lezyonlu bölgede lokal şişlik ve hipertrofi izlendi. Bölgenin radyolojik muayenesinde, oblik pozisyonda mandibula ve kanin diş detaylı görüntülenecek şekilde şekilde radyografi çekildi. Radyografide sol kanin diş kökünde lizis izlenmiş olup eksternal kök rezorbsiyonu yönünde şüphe uyandırmışAr. (FİGÜR 1). Olgunun klinik olarak kontrol muayenesinde kanin diş çevresindeki lezyonun boyutunda belirgin bir artış gözlenmesi üzerine palyatif amaçla kitle uzaklaştırılıp kanin diş çekilmiştir. Post op 5. günde çekilen sol oblik mandibula radyografisinde belirgin destruksiyon izlendi (FİGÜR 2). Osteosarkom teşhisi sonrası lokal nüks şekillenen olguya BT ile viseral organların metastaz yönünden taranması ve lezyonlu bölgenin radyasyon tedavisi belirlemek için planlama yapıldı (FİGÜR 3 ve 4).
MİKROSKOBİK BULGULAR
İğne biyopsisi ile alınan örneklerin yaymalarında pleomorfik, anizositoz ve anizonükleoz özelliği gösteren, bazıları oldukça iri (3-4 eritrosit boyutunda) ovoid-yuvarlak bazıları anaplasIik çekirdekli, bazı hücre çekirdekleri egzantrik yerleşimli, belirgin, iri ve çoklu çekirdekçikli, bazofilik belirgin, poligonal veya bazıları kuyruklu sitoplazmalı, bazıları dev hücre formatında, tek tek veya bazı alanlarda küçük gruplar halinde dökülmüş, ara sıra mitoIik figür gösteren neoplasIik hücreler izlendi. Ek olarak, zeminde eritrosit, akIve makrofaj, nekroIik hücre grupları gibi inflamatuvar bir prosese ait bulgular ve kok formunda bakteri varlığı belirlendi. Sitolojik muayene sonucunda malignite kriterlerine sahip mezenşimal kökenli neoplasIk hücreler tespit edildi (FİGÜR 5, 6 ve 7). Tümör, malign kemik veya osteoid materyal üreten çok sayıda sarkomatöz hücreden oluşuyordu (FİGÜR 8). Tümör hücreleri, osteoblastlara benzeyen yoğun eozinofilik sitoplazmaya sahipI, ancak sıklıkla normal osteoblastlardan daha büyüktü ve nükleer aIpi ile boyut olarak değişiyordu (FİGÜR 9 ve 10). Çekirdeklerin şekli yuvarlak ve yuvarlaktan ovaldi, ayrıca belirgin nükleoller içeriyordu. Yüksek hücresel alanlarda aIpik mitoIik figürler tespit edildi (FİGÜR 11). Osteoid materyal ince, dantel benzeri veya tek katmanlı osteoblastlarla çevrili geniş, düzensiz trabeküllerden oluşuyordu (FİGÜR 12). Bazı bölgelerde, değişken miktarlarda osteoblasIik ve fibroblasIik (minimum matrisli saf iğsi hücre büyümesi) hücreler gözlendi (FİGÜR 13).
TEDAVİ
Cerrahi olarak kitlenin uzaklaştırmasının zor olduğu olgumuzda; stereotaktik radyasyon tedavisi ile hedef bölgeye yüksek doz radyasyon fraksiyonlarının verilmesiyle (6 fraksiyonda 700 cGy stereotaktik radyasyon tedavisi) kitle küçülerek cerrahiye uygun hale gelmesi amaçlanmışAr (FİGÜR 14). Radyoterapi sonrası 4 ay süre ile klinik kontrolleri yapılan olguda; kitle gözle görülür biçimde küçüldü. Hemimandibulektomi yapılarak kitle total ekstirpe edildi (FİGÜR 15). Takiben metastaz riskinin düşürülmesi amacıyla karboplatin kemoterapisi uygulandı. Tedavi sonrası takibi yapılan olgunun, genel durum ve hayat kalitesinde belirgin düzelme gözlemlendi (FİGÜR 16). Olgunun 8. ayında çekilen kontrast bilgisayarlı tomografide metastaz izlenmedi.
SONUÇ-TARTIŞMA
Mandibular ve maksillofasiyal osteosarkomlar lokal agresif hastalıklardır2. Cerrahi olarak lezyonun uzaklaştırmasının zor olduğu olgumuzda stereotaktik radyasyon tedavisi ile harici bir radyasyon ışını kullanılarak hedef bölgeye yüksek doz radyasyon fraksiyonlarının verilmesi prensibiyle sağaltım amaçladık. Tedavi sonrası düzenli klinik kontrolleri yapılan olgunun güncel olarak 1 yıllık takibinde genel durum ve hayat kalitesinde olumlu artış gözlendi. Sonuç olarak kanserin radikal uzaklaştırmasının mümkün olmadığı, kemoterapi veya diğer tedavi seçeneklerinin yetersiz olduğu osteosarkom gibi hızlı seyirli ve malign karakterli olgularda stereotaktik radyoterapi uygulamalarının tedavi edici etkisine yönelik bu sunuyla farkındalık oluşturmak amacındayız.