Min-Jung Jung1, Keun-Young Yoon1, Yun-Mi Kim1, Jong-Sun Lee1, Joo-Won Choi1, Ji-Hyun Kim2, Hun-Young Yoon2,3, Jung-Hyun Kim1,3* 1Veteriner İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Veteriner Hekimliği Fakültesi, Konkuk Üniversitesi, Gwangjin-gu, Seul, Kore Cumhuriyeti 2Veteriner Cerrahi Anabilim Dalı, Veteriner Hekimliği Fakültesi, Konkuk Üniversitesi, Gwangjin-gu, Seul, Kore Cumhuriyeti 3KU Hayvan Kan Sağlığı Bilimi Merkezi, Gwangjin-gu, Seul, Kore Cumhuriyeti *İlgili yazar: junghyun@konkuk.ac.kr
Bu makaleye atıfta bulunmak için: Jung MJ, Yoon KY, Kim YM, Lee JS, Choi JW, Kim JH, Yoon HY, Kim JH (2023): Long-term adjuvant metronomic chemotherapy in a dog with recurrent maxillofacial osteosarcoma. Vet Med-Czech 68, 225–230. Bu makalenin orijinal dildeki versiyonu için: https://doi.org/10.17221/43/2022-VETMED Telif hakkı © Yazarlar. Bu makale Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) tarafından lisanslanmıştır. |
Özet: Osteosarkom (OSA) köpeklerde en sık görülen malign kemik tümörüdür; ancak maksillanın OSA’sına apendiküler OSA’ya kıyasla nadir rastlanır. Oral melanom da köpeklerde yaygın olarak görülür ve sık sık uzak metastaz yapar. Maksiller OSA ve melanomda adjuvan kemoterapinin rolü tartışılmaktadır. 17 yaşında İngiliz Cocker Spaniel cinsi bir köpek sağ maksillada büyüyen bir kitle ve sağ alt dudakta da başka bir kitle nedeniyle sevk edildi. Parsiyel maksillektomi sonrası osteosarkom tanısı konuldu ve sağ alt dudaktaki kitle oral melanom olarak teşhis edildi. Metronomik kemoterapi (MK) uygulandı ve MK’ye başladıktan 5 hafta sonra yan etkiler nedeniyle doz sayısı azaltıldı. MK’nin 130. haftasından sonra böbrek hastalığı nedeniyle kemoterapiye ara verildi. Kemoterapinin askıya alınmasından sonra nüks ve metastazı düşündüren bulgular tespit edildi. Köpek ameliyattan 193 hafta sonra aniden hayatını kaybetti; bu süre beklenen sağkalım süresinden 8-14 kat daha uzundu. Bildiğimiz kadarıyla bu, maksiller OSA ve dudak melanomu olan bir köpekte cerrahi ve MK’yi içeren başarılı uzun süreli kombinasyon tedavisinin ilk vaka raporudur. Elde ettiğimiz sonuçlar, MK’nin doğru tedavi ile birlikte uygulanması halinde sağkalım süresini büyük ölçüde uzatabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: yan etkiler; siklofosfamid; melanom; piroksikam; sağkalım süresi |
Osteosarkom (OSA), köpeklerde en sık görülen malign kemik tümörüdür ve en sık apendiküler iskeleti etkiler (Szewczyk ve ark. 2015; Matsuyama ve ark. 2018). Maksilla, mandibula veya kalvaryumun osteosarkomu nispeten nadirdir ve rapor edilen osteosarkom vakalarının %12,4’ünü oluşturur (Farcas ve ark. 2014; Selmic ve ark. 2014)). Osteosarkom için standart tedavi komple cerrahi rezeksiyondur; inkomplet rezeksiyon yapılırsa radyoterapi ve kemoterapi gibi adjuvan tedaviler de denenebilir (Farcas ve ark. 2014). Oral melanom, köpek melanomunun en ölümcül türüdür ve cerrahi eksizyon standart tedavi olarak kabul edilir. Radyoterapi ve kemoterapi adjuvan tedavi olarak kullanılır ve ileri evre vakalar için melanom aşısı gibi immünoterapi de denenebilir. |
Bununla birlikte, tedavinin etkisi zayıftır (Silveira ve ark. 2020; Stevenson ve ark. 2023). Tümörün yeri, başlangıçtaki boyutu ve özellikle klinik evresi önemli prognostik faktörlerdir (Silveira ve ark. 2020). Metronomik kemoterapi (MK), kemoterapötik ajanların ilaca ara verilmeksizin düşük dozlarda uzun süreli verilmesidir (Romiti ve ark. 2013; Matsuyama ve ark. 2018). Vasküler endotelyal hücrelerin apoptozunu indükleyerek ve anjiyojenik faktörleri modüle ederek tümörün hem lokal hem de sistemik vaskülojenik etkilerini ihibe eder (London ve ark. 2015; Gaspar ve ark. 2018). Ayrıca antikanser immün reaksiyonları kontrol eden immünosupresif düzenleyici T hücrelerini de yok eder (Romiti ve ark. 2013; Gaspar ve ark. 2018). Bu kombine antineoplastik etkiler, MK’yi yüksek anjiyojenik kapasiteye sahip osteosarkom ve melanomda daha etkili hale getirir (Matsuyama ve ark. 2018). İnkomplet rezeke edilmiş apendiküler osteosarkomlu hastalar için sisplatin, karboplatin ve siklofosfamid ile kemoterapi ve bunların kombinasyonları da dahil olmak üzere çeşitli adjuvan kemoterapilerin ortalama sağkalım süresini 3-5 aydan 8-12 aya uzattığı rapor edilmiştir (Matsuyama ve ark. 2018; Poon ve ark. 2020). Bununla birlikte, maksiller osteosarkomda adjuvan kemoterapinin rolü tartışılmaktadır (Selmic ve ark. 2014). Bildiğimiz kadarıyla bu vaka, cerrahi ve MK’yi içeren kombinasyon tedavisini kullanan ve cerrahi olarak tedavi edilen OSA vakalarından 8-14 kat daha uzun olan yaklaşık 44 aylık bir sağkalım gösteren, hayatta kalan en uzun osteosarkom vakasıdır (Matsuyama ve ark. 2018; Poon ve ark. 2020). |
Şekil 1. (A) maksilla ve (B) abdomen bilgisayarlı tomografisi (A) Periapikal alveolar kemikte hafif litik görünüm [Sağ (ok) > Sol]. Komşu burun boşluğu ile patensi olduğuna dair kanıt yok. (B) Dalak dokusunda yuvarlak hipo-izo atenüe nodül (nodül boyutu: 10,31 × 11,02 × 9,9 mm; ok) |
Vakaya ilişkin bilgiler17 yaşında kısırlaştırılmış dişi İngiliz Cocker Spaniel sağ maksillada büyüyen bir kitle ile hastanemize getirildi. Kitle, yetersiz cerrahi müdahale nedeniyle nüksetmişti. Tümör 4 ay boyunca agresif bir büyüme gösterdi. Bilgisayarlı tomografide, bilateral maksiller kanin dişlerde periost reaksiyonu tespit edildi ve periapikal alveolar kemik hafif litik görünüm sergiledi. Dalak dokusunda hipo-izo atenüe nodüller ve akciğerde birkaç tane atenüe odak saptandı (Şekil 1). Lenf düğümlerinde spesifik bir bulgu gözlenmemiştir. Sağ maksiller dişeti kitlesini (2,5 × 2,5 × 2,3 cm) ve sağ alt dudak kitlesini (1,5 × 1 cm) çıkarmak için sağ tarafta parsiyel maksillektomi (üçüncü kesici dişten birinci premolar dişe kadar) yapılmıştır (Şekil 2). Histopatolojik bulgulara dayanarak (IDEXX Laboratuvarları, Seul, Kore Cumhuriyeti), sağ dişeti kitlesinin IIB evresinde (G2 T2 M0) metastazı olmaksızın osteosarkom olduğu ve sağ alt dudak kitlesinin ise I. evre (T1 N0 M0) tam marjinli melanom olduğu doğrulanmıştır (Şekil 3). Adjuvan kemoterapi tedavisi planlandı çünkü OSA marjinin dar olduğu görüldü, nüks öyküsü vardı ve eş zamanlı olarak ipsilateral dudakta melanom saptanmıştı. İlk kemoterapi nedeniyle hastaneye getirildiğinde, kan muayenesinde anormal herhangi bir bulguya rastlanmamış ve tüm değerler referans aralıkta çıkmıştır. |
Şekil 2. Hastanın ameliyat esnasındaki hali Sağ maksiller dişeti kitlesine (boyut: 2,5 cm × 2,5 cm × 2,3 cm) (sarı daire) ve sağ alt dudak kitlesine (boyut: 1,5 cm × 1 cm; sarı çizgili daire) özellikle dikkat ediniz. |
Şekil 3. Sağ dişetinden rezeke edilen osteosarkomun (A, B) ve sağ alt dudaktan rezeke edilen oral melanomun (C, D) histopatolojisi. Osteosarkom dar marjinle komple eksize edilmiştir (A) Sağ dişeti kitlesi. Kitle kötü sınırlı, enkapsüle edilmemiş ve infiltratif. (B) Sağ dişeti kitlesi. Belirgin anizositoz ve anizokaryoz görülüyor. Mitotik indeks 10 yüksek çözünürlükte alan başına 3’tür. (C) Sağ alt dudak kitlesi. Neo-plastik hücreler nadiren koyu kahverengi ila siyah intrasitoplazmik pigmente (melanin) sahiptir. Kırmızı oklar 2-3 belirgin nükleol içeren neoplastik hücreleri göstermektedir. Vasküler invazyon gözlenmemektedir. (D) Sağ alt dudak kitlesi (melanin beyazlığı). Neoplastik melanositler hafif hücresel atipik özelliklere, hafif anizositoza ve anizokaryoza sahiptir *Haematoksilen ve eozin boyası; ölçek çubuğu = 50 μm |
Radyografik incelemede toraks ve batında nodül görülmedi. Ultrasonografide dalak üstü bölgesinde yuvarlak şekilli hipoekoik nodül görüldü (10,31 × 11,02 × 9,9 mm). Renkli Doppler’de kan dolaşımı görülmediğinden nodüler hiperplazi olarak değerlendirildi. Bu nedenle, piroksikam [Piroksikam 0.3 mg/kg ağızdan (p.o.) günde bir kez], siklofosfamid (Alkyloxan 10 mg/m2 p.o. günde bir kez) ve misoprostol (5 μg/kg p.o. günde bir kez) ile MK tedavisine başlandı. Kemoterapiyi takiben, yan etkiler ve metastaz 2 haftada bir, ardından ayda bir ve önemli bir değişiklik olmadığı için 3 ayda bir kontrol edildi. İlk MK’den sonraki 5. haftada, idrar kesesi duvarı irregüler ve kalınlaşmış (3 mm), ilk baştaki boyutunun (1,3 mm) iki katından daha büyüktü. Bağlantılı klinik semptomlar görülmemesine rağmen, duvar kalınlaşması siklofosfamidin yan etkisi olan sistitin başlangıcı olabileceği için siklofosfamid dozu günde bir kezden 2 günde bire düşürüldü. Siklofosfamid dozunun azaltılmasından üç hafta sonra, mesane ultrasonografisi rezolüsyon gösterdi ve uygulama 2 günde bir olarak sürdürüldü. Metastaz durumunu ve dalaktaki nodüllerin boyutundaki herhangi bir değişikliği değerlendirmek için her 3 ayda bir takip amaçlı batın ultrasonu yapıldı. Dalak üstündeki hipoekoik nodülün boyutu (7,2 × 7,5 mm) 29 ay boyunca değişmeden aynı kalmıştır. 125. haftada, dalağın kuyruk kısmında hiperekoik, heterojen ve E-akımında negatif olan yeni bir nodül (2,8 × 4,3 mm) tespit edildi. |
112. haftada serum kimyasında üre azotu [2,28 mmol/l (RI, 0,39-1,50 mmol/l)] ve kreatinin [123,79 μmol/l (RI, 44,2-159,16)] düzeylerinde artış görülmüş ve marjinal proteinüri [idrar protein-kreatinin oranı (UPC), 0,35; RI, 0,2-0,5] ile kronik böbrek hastalığı (IRIS II-IV evresi) teşhisi konulmuştur. Bununla birlikte, böbrek yetmezliği ile ilişkili klinik semptomlar görülmediğinden, hastaya yeterli miktarda sıvı alması önerilmiş ve böbrek fonksiyonu aylık olarak takip edilmiştir. 18 hafta sonra, biyokimya normalin üst sınırının iki katından fazla olacak şekilde aniden kreatinin seviyelerinin yükseldiği (326,27 μmol/l) görülmüştür. Bu nedenle, yüksek kreatinin seviyeleri VCOG kriterlerine göre grade III yan etkilere karşılık geldiğinden MK askıya alınmıştır (LeBlanc ve ark. 2021). Böbrek yetmezliği nedeniyle daha fazla kemoterapi mümkün olmadı ve MK askıya alındı (Şekil 4). MK’nin 143. haftasında, MC’den 3 ay sonra köpek kontrol amacıyla muayene edildi. Fizik muayenede ön maksilla ve sol maksillada dişeti hiperplazisi görüldü. Tam kan sayımında orta şiddette anemi [hematokrit, %27,6 (RI, %37,3-61,7)] ve biyokimyada hiperfosfatemi [7,5 mmol/l (RI, 3,5-5,8 mmol/l)] ve yüksek d-dimer seviyeleri [423,51 ng/ml (RI, 50-250 ng/ml)] tespit edildi. Radyografide sol kraniyal akciğer lobunda yeni bir nodül (4,6 × 4,6 mm) görüldü. Ultrasonografide dalağın kuyruk kısmında yeni bir hipoekoik nodül (5,6 × 7,6 mm) saptandı ve önceki dalak nodüllerinden farklı olarak E-akımında pozitifti. |
Şekil 4. Metronomik kemoterapinin 143 haftalık programı süresince serum kreatinin düzeyleri (μmol/l) Kreatinin düzeyleri metronomik kemoterapinin başlamasını takiben kademeli olarak artmış ve 130. haftada aniden 326,27 μmol/l’ye yükselmiştir. VCOG grade III’e karşılık gelen kronik böbrek hastalığı IRIS evre III/IV tanısı konmuş ve metronomik kemoterapiye ara verilmiştir. X eksenindeki ok metronomik kemoterapinin uygulandığı dönemi göstermektedir |
Dişeti hiperplazisi için biyopsi ve metastaz incelemesi yüksek anestezi riski ve hastanın kötü uyum göstermesi nedeniyle yapılamamıştır. Hastaya ileri evre kronik böbrek hastalığı teşhisi konulduğu için anti-kanser ilaçları önerilmemiştir. Köpekte enerji ve iştah kaybı kademeli olarak kötüleşti ve sonunda hastanede bakılması için yerel bir hayvan hastanesine sevk edildi. On ay sonra, köpek sürekli burun akıntısı, iştahsızlık ve uyuşukluk nedeniyle hastaneye sevk edildi. Ancak, hastaneyi ziyaretinden bir gün önce, yani ameliyattan 44 ay sonra, MK tedavisine başlandıktan 43 ay sonra ve MK tedavisine ara verildikten 13 ay sonra aniden ölmüştür. Post-mortem inceleme reddedilmiştir. |
TARTIŞMAOsteosarkom oldukça agresiftir ve köpeklerin %90’ında mikrometastaz görülür (Szewczyk ve ark. 2015). Karşılaştırmalı olarak, maksilla ve mandibulada osteosarkomu olan köpekler, apendiküler osteosarkom vakalarında olağan ölüm nedeni olan metastatik hastalığın aksine, genellikle lokal invazyon nedeniyle ölmektedir (Selmic ve ark. 2014; Coyle ve ark. 2015). Ayrıca, maksiller OSA’nın komple cerrahi rezeksiyonu apendiküler iskeletin amputasyonundan daha zordur ve %58 gibi daha yüksek bir lokal nüks oranına yol açar (Mouser ve ark. 2006; Selmic ve ark. 2014). Lokal tümör nüksü ve ardından gelen hastalığın kötüleşmesi erken ölüme yol açabilir ve maksilladan kaynaklanan OSA’nın gerçek metastatik potansiyeli hafife alınmaktadır (Selmic ve ark. 2014; Coyle ve ark. 2015). Bu vakada, maksiller OSA’nın lokal nüksü nedeniyle parsiyel maksillektomi uygulanmış ve sağ alt dudak mukozal melanomu tamamen çıkarılmıştır. Oral melanomun küçük boyutu nedeniyle nispeten daha iyi bir prognoza sahip olması beklenmesine rağmen, oral malign melanom sık uzak metastaz ile ilişkilidir (Silveira ve ark. 2020). Yüksek lokal nüks oranı nedeniyle OSA’da geniş çaplı cerrahi rezeksiyon yapılması da önemlidir (Farcas ve ark. 2014; Selmic ve ark. 2014); ancak, köpekte dar bir sınır elde edilmişti ve zaten nüks öyküsü vardı. Bu nedenle, maksiller OSA ve dudak melanomunun nüks ve metastazının tedavisi için adjuvan kemoterapiye ihtiyaç duyulmuştur. |
Veteriner hekimlikte MK için genellikle düşük doz siklofosfamid ve piroksikam kullanılır (London ve ark. 2015; Gaspar ve ark. 2018). Siklofosfamid, MK’de yaygın olarak kullanılan ve kemoterapötik bir ajan olan nitrogen mustard alkilleyici bir ajandır (Penel ve ark. 2012). Güçlü immünomodülatör ve anti-anjiyojenik özellikleriyle çoklu maligniteleri etkili şekilde tedavi eder (Gaspar ve ark. 2018). Piroksikam ayrıca veteriner metronomik protokollerinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Dolaşımdaki endotel öncüllerinde (CEP’ler) COX-2 ekspresyonu ümör hücresi sağkalımı için önemlidir. Bu nedenle, COX-2’nin inhibe edilmesi, CEP’lerin tümör mikroçevresinde çoğalma ve hayatta kalma kabiliyetini azaltabilir (London ve ark. 2015). Veteriner hekimlikte MK için genellikle düşük doz siklofosfamid ve piroksikam kullanılır (London ve ark. 2015; Gaspar ve ark. 2018). Siklofosfamid, MK’de yaygın olarak kullanılan ve kemoterapötik bir ajan olan nitrogen mustard alkilleyici bir ajandır (Penel ve ark. 2012). Güçlü immünomodülatör ve anti-anjiyojenik özellikleriyle çoklu maligniteleri etkili şekilde tedavi eder (Gaspar ve ark. 2018). Piroksikam ayrıca veteriner metronomik protokollerinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Dolaşımdaki endotel öncüllerinde (CEP’ler) COX-2 ekpresyonu tümör hücresi sağkalımı için önemlidir. Bu nedenle, COX-2’nin inhibe edilmesi, CEP’lerin tümör mikroçevresinde çoğalma ve hayatta kalma olasılığını düşürebilir (London ve ark. 2015). Siklofosfamid ve piroksikamın uzun süreli kullanımına bağlı olarak gastrointestinal (GI) yan etkiler ve renal toksikoz da ortaya çıkabilir (Eichstadt ve ark. 2017). Bizim vakamızda GI yan etkileri gözlenmemiştir; ancak MK’nin başlamasını takiben kreatinin seviyeleri kademeli olarak yükselmiştir. Daha sonra, kreatinin seviyeleri aniden yükselmiş ve köpeğe proteinüri (UPC, 0.89) ile birlikte KBH IRIS evre III/IV tanısı konmuş ve kemoterapi kesilmiştir. Daha sonra böbrek yetmezliği kötüleşti, hiperfosfatemi ve anemi tespit edildi ve kemoterapötik ajanların yeniden kullanımı reddedildi. MK süresince metastatik değerlendirme de önemli olmuştur. Kemoterapi sırasında ne nüks ne de uzak metastaz bulguları saptanmıştır. Ancak kemoterapinin kesilmesinden 3 ay sonra maksiller dişetinde hiperplazi ve akciğer ve dalakta yeni nodüller tespit edilmiştir. |
Daha önce tespit edilen nodüller Renkli Doppler’de kan akışı göstermemiştir. Ancak, bu yeni nodüller E-akımında pozitifti ve OSA veya melanom metastazı olarak kabul edildi. Kemoterapiye 10 ay ara verildikten sonra, başlıca şikayeti öksürük ve letarji olmaksızın sarı renkli burun akıntısı idi. Nazal metastatik OSA, diğer metastaz şüpheli nodüller göz önüne alındığında en olası neden olarak düşünüldü. Bu durum, maksiller OSA’daki metastazın erken ölüm nedeniyle hafife alınabileceği yönündeki önceki argümanı desteklemektedir. Bu vaka bizi maksiller OSA’nın lokal nüksün yanı sıra metastaz da ürettiği ve MC’nin OSA’nın metastazını ve nüksünü önlemede etkili olduğu sonucuna götürmektedir. Ne yazık ki, şiddetli böbrek hastalığı ile ilişkili anestezi riski ve köpeğin düşük kompliyansı nedeniyle BT veya biyopsi kullanılarak kesin metastaz değerlendirmesi yapılamamıştır. Bildiğimiz kadarıyla bu, bir köpekte maksiller OSA ve ipsilateral dudak melanomunun uzun süreli ve başarılı medikal tedavisine ilişkin ilk vaka raporudur ve MK’nin doğru tedavi ile uygulanması halinde sağkalım süresinin büyük ölçüde uzatılabileceğini göstermektedir. Maksiller OSA ve dudak melanomu hastalarında, metastaz ve nüksü önlemek için cerrahi sonrası adjuvan kemoterapi olarak MK uygulanmasının son derece mühim olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, uzun süreli sağkalım için MK’nin yan etkilerinin doğru değerlendirilmesi ile yönetilmesi de önemlidir. |
Çıkar Çatışması BeyanıYazarlar herhangi bir çıkar çatışması beyan etmemiştir. |
KAYNAKÇAChan CM, Frimberger AE, Moore AS. Incidence of sterile hemorrhagic cystitis in tumor-bearing dogs concurrently treated with oral metronomic cyclophosphamide chemo- therapy and furosemide: 55 cases (2009–2015). J Am Vet Med Assoc. 2016 Dec 15;249(12):1408-14. Coyle VJ, Rassnick KM, Borst LB, Rodriguez CO Jr, Northrup NC, Fan TM, Garrett LD. Biological behaviour of canine mandibular osteosarcoma. A retrospective study of 50 cases (1999–2007). Vet Comp Oncol. 2015 Jun; 13(2):89-97. Eichstadt LR, Moore GE, Childress MO. Risk factors for treatment-related adverse events in cancer-bearing dogs receiving piroxicam. Vet Comp Oncol. 2017 Dec;15(4): 1346-53. Farcas N, Arzi B, Verstraete FJ. Oral and maxillofacial osteosarcoma in dogs: A review. Vet Comp Oncol. 2014 Sep; 12(3):169-80. Gaspar TB, Henriques J, Marconato L, Queiroga FL. The use of low-dose metronomic chemotherapy in dogs-in- sight into a modern cancer field. Vet Comp Oncol. 2018 Mar;16(1):2-11. Harper A, Blackwood L. Toxicity of metronomic cyclophos- phamide chemotherapy in a UK population of cancer- bearing dogs: A retrospective study. J Small Anim Pract. 2017 Apr;58(4):227-30. LeBlanc AK, Atherton M, Bentley RT, Boudreau CE, Burton JH, Curran KM, Dow S, Giuffrida MA, Kellihan HB, Ma- son NJ, Oblak M, Selmic LE, Selting KA, Singh A, Tjos- theim S, Vail DM, Weishaar KM, Berger EP, Rossmeisl JH, Mazcko C. Veterinary Cooperative Oncology Group- Common Terminology Criteria for Adverse Events (VCOG-CTCAE v2) following investigational therapy in dogs and cats. Vet Comp Oncol. 2021 Jun;19(2):311-52. London CA, Gardner HL, Mathie T, Stingle N, Portela R, Pennell ML, Clifford CA, Rosenberg MP, Vail DM, Wil- liams LE, Cronin KL, Wilson-Robles H, Borgatti A, Henry CJ, Bailey DB, Locke J, Northrup NC, Crawford-Jaku- biak M, Gill VL, Klein MK, Ruslander DM, Thamm DH, Phillips B, Post G. Impact of toceranib/piroxicam/cyclo- phosphamide maintenance therapy on outcome of dogs with appendicular osteosarcoma following amputation and carboplatin chemotherapy: A multi-institutional study. PLoS One. 2015 Apr 29;10(4):e0124889. Matsuyama A, Schott CR, Wood GA, Richardson D, Woods JP, Mutsaers AJ. Evaluation of metronomic cyclophos- phamide chemotherapy as maintenance treatment for dogs with appendicular osteosarcoma following limb amputation and carboplatin chemotherapy. J Am Vet Med Assoc. 2018 Jun 1;252(11):1377-83. Mouser P, Cole A, Lin TL. Maxillary osteosarcoma in a prairie dog (Cynomys ludovicianus). J Vet Diagn Invest. 2006 May;18(3):310-2. Penel N, Adenis A, Bocci G. Cyclophosphamide-based met- ronomic chemotherapy: After 10 years of experience, where do we stand and where are we going? Crit Rev Oncol Hematol. 2012 Apr;82(1):40-50. Poon AC, Matsuyama A, Mutsaers AJ. Recent and current clinical trials in canine appendicular osteosarcoma. Can Vet J. 2020 Mar;61(3):301-8. Romiti A, Cox MC, Sarcina I, Di Rocco R, D’Antonio C, Barucca V, Marchetti P. Metronomic chemotherapy for cancer treatment: A decade of clinical studies. Cancer Chemother Pharmacol. 2013 Jul;72(1):13-33. Selmic LE, Lafferty MH, Kamstock DA, Garner A, Ehrhart NP, Worley DR, Withrow SJ, Lana SE. Outcome and prog- nostic factors for osteosarcoma of the maxilla, mandible, or calvarium in dogs: 183 cases (1986–2012). J Am Vet Med Assoc. 2014 Oct 15;245(8):930-8. Silveira TL, Veloso ES, Goncalves INN, Costa RF, Rodrigues MA, Cassali GD, Del Puerto HL, Pang LY, Argyle DJ, Fer- reira E. Cyclooxygenase-2 expression is associated with infiltration of inflammatory cells in oral and skin canine melanomas. Vet Comp Oncol. 2020 Dec;18(4):727-38. Stevenson VB, Klahn S, LeRoith T, Huckle WR. Canine melanoma: A review of diagnostics and comparative mechanisms of disease and immunotolerance in the era of the immunotherapies. Front Vet Sci. 2023 Jan 6;9: 1046636. Szewczyk M, Lechowski R, Zabielska K. What do we know about canine osteosarcoma treatment? Review. Vet Res Commun. 2015 Mar;39(1):61-7. |