Aşı bağlantılı sarkoma (VAS) kedilerde görülen kötü huylu bir tümördür (nadiren köpekler ve dağgelinciklerinde de görülür); belli birtakım aşılarla bağlantılıdır. VAS veterinerler ve kedi sahipleri için endişe verici bir sorun haline gelmiştir ve sonunda aşı uygulamalarında birtakım değişikliklere gidilmiştir. Bu tümörler çoğunlukla kuduz ve felin lösemi aşıları ile bağlantılıdır ancak başka aşılar ve enjeksiyon yoluyla uygulanan birtakım tedaviler de tümöre neden olmaktadır.
Tarihçe
VAS ilk kez olarak 1991 yılında Pensilvanya Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi tarafından tanınmıştır. Son derece agresif fibrosarkomalar ile tipik aşı lokasyonları (kürekkemikleri arası) arasında bir bağ kurulmuştur. VAS vakalarındaki artışın iki muhtemel sebebi 1985 yılında uygulanmaya başlanan adjuvan/yardımcı aluminyum içeren kuduz ve felin lösemi virüsü (FeLV) aşıları ve 1987 yılında Pensilvanya’da kuduz aşısının kediler için yasal olarak zorunlu hale getirilmesidir. 1993 yılında, epidemiolojik yöntemlerle VAS ile adjuvan/yardımcı aluminyum içeren kuduz ve FeLV aşıları arasında nedensel bir bağ kurulmuştur ve 1996 yılında, konuyla ilgilenmek üzere Kedilerde Aşı Bağlantılı Sarkoma Çalışma Kolu adlı bir çalışma timi oluşturulmuştur.
2003 yılında, dağgelincikleri üzerinde yapılan bir araştırma, bu türde de VAS görülebileceğini ortaya koymuştur. Sık enjeksiyon yapılan bölgelerde tümörler tespit edilmiştir ve bu tümörler kedilerdeki VAS’a benzer dokusal özellikler göstermiştir. Yine 2003 yılında, İtalya’da yapılan bir araştırma köpeklerde enjeksiyon bölgelerinde görülen fibrosarkomalar ile kedilerde enjeksiyon bölgesi olmayan yerlerde görülen VAS’ı karşılaştırmış ve bu ikisi arasında çok belirgin benzerlikler bulmuştur. Bu, VAS aynı zamanda köpeklerde de görülebilir demektir.
Patoloji
Derialtında iltihap/yangı oluşması VAS oluşumunda bir risk olarak görülmektedir ve aluminyum içeren aşıların daha çok iltihap/yangı oluşturduğu bilinmektedir. Dahası, tümör makrofajlarında adjuvan/yardımcı aluminyum parçaları bulunmuştur. Kedilerde VAS görülme sıklığının 1000’de 1 ile 10000’de 1 olması, aşının dozuna bağlıdır. Aşı yapıldıktan sonra tümörün oluşum süresi 3 ay ile 11 yıl arasında değişmektedir. Firbrosarkoma en yaygın görülen VAS türüdür; diğer türler rabdomiyosarkom, miksosarkom, kondrosarkom, habis tip fibröz histiyositom ve başkalaşım göstermeyen sarkomdur.
İltihap/yangı sonrası ikincil olarak oluşan benzer sarkoma örnekleri metal implantler ile insanlarda vücuda yerleştirilen yabancı maddelerle ilişkilidir ve yemekborusu sarkomaları köpeklerdeki Spirocerca lupi enfeksiyonu (bir tür yuvarlak kurt) ve kedilerde travma sonrası meydana gelen oküler sarkoma ile ilişkilidir. Kediler tür olarak VAS’a daha yatkındır çünkü oksidatif sorunlara daha açıktırlar; bu, diğer türlere göre daha yüksek risk taşıdıkları Heinz anemisi ve asetaminofen toksikasyonları ile kanıtlanmıştır.
Teşhis
VAS deri ve derialtında hızla büyüyen katı bir kitle olarak ortaya çıkar. Kitle ilk fark edildiğinde genelde oldukça büyüktür ve ülserli ya da iltihaplı olabilir. Genellikle, hızlı büyümesine bağlı olarak, içi sıvı dolu kaviteler vardır. VAS biyopsi ile teşhis edilir. Biyopsi sarkomanın var olup olmadığını gösterecektir ancak (sarkomanın) yeri ve iltihap/yangı ya da doku çürümesi gibi bilgiler VAS ile ilgili şüpheleri artıracaktır. Kedilerde aşı sonrası granülom/taneli ur olması muhtemeldir; bu nedenle ciddi bir cerrahi operasyon yapmadan önce bu ikisi arasındaki farkı iyi bilmek ve hangisi olduğunu anlamak gerekir. Biyopside yol gösterecek birkaç ipucu: büyüme ameliyattan 3 ay sonra da devam ediyorsa, büyüme 2 santimden fazlaysa/büyükse ya da aşıdan bir ay sonra büyüme artıyorsa.
Ameliyat öncesi röntgen çekilir çünkü her 5 VAS vakasından birinde tümörün metastas yaptığı, genellikle ciğerlere ancak bazen de lenf bezleri ya da deriye sıçradığı görülmüştür.
Tedavi ve hastalığın seyri
VAS’ın tedavisi agresif cerrahi müdahaledir. Tümör bulunur bulunmaz, yan bölgelerini de kapsayacak şekilde, genişçe ve tamamen alınmalıdır. Tedavi aynı zamanda kemoterapi ya da radyoterapi de içerebilir. Hastalığın seyriyle ilgili en önemli faktör ilk başta yapılan cerrahi müdahaledir. Bir araştırmaya göre ilk başta ciddi/agresif bir operayon geçiren kedilerde hastalık ortalama 325 günde tekrarlarken, daha geç opere edilen kedilerde bu süre 79 gündür. Tümör baskılayıcı bir gen olan dönüşmüş p53 VAS’ta oldukça sık görülür ve hastalığın daha yavaş/zayıf bir şekilde ilerlediğini gösterir.
Alınabilecek önlemler
Amerikan Felin Pratisyenleri Derneği yeni aşılama protokolleri ile kedilere uygulanan aşıların tip ve sıklığını sınırlamaktadır. Özellikle felin lösemi virüsü sadece yavrulara ve ciddi risk taşıyan kedilere uygulanmalıdır. Felin Rhinotracheitis/Panleukopenia/Calicivirus aşıları her 3 yılda bir yapılmalıdır. Adjuvan olmayan kuduz aşısı (her yıl yapılan) adjuvan 3 yıllık kuduz aşılarına tercih edilmektedir. Ayrıca aşılar VAS tümörlerinin kolayca alınabileceği bölgelere uygulanmalıdır. Aşı markası ya da üreticisi, eş-zamanlı enfeksiyonlar, travma geçmişi ya da çevre ile VAS oluşumu arasından herhangi bir ilişki yoktur.